yüklenemedi

Cephe Konservasyon Çalışmaları

Koruma uygulamalarında sıklıkla gördüğümüz cephe konservasyon çalışmaları, çevresel etkenlere yoğun ölçüde maruz kalan yapı dış katmanının onarımı ile tarihi yapıların güvenle geleceğe aktarılmasını amaçlamaktadır.

Bugüne ulaşan tarihi yapılarımızın çoğunda ana yapı malzemesi olarak taş kullanılmaktadır. Taşıyıcı duvarların genelinde görülen (kesme ve moloz taş ile örgü) veya kaplama halinde duvar yüzeyinde karşılaşılan doğal taşlar, yapı inşasının bitiminden itibaren doğal ve insan kaynaklı bozulma etkenleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Dış etkenlere açık olması nedeniyle cephelerde sıklıkla görülen bu bozulma türleri, yapı ve tarihi malzemenin bütüncüllüğünü tehdit edebilmektedir. Bütüncüllüğün korunması amacıyla gerçekleştirilen konservasyon çalışmalarında alınabilecek yanlış bir karar, özgün malzemede geri dönüşü olmayan hasarlara ve malzeme kaybına yol açabilmektedir. Bu nedenle cephe konservasyon çalışmaları, alanında uzman koruma çalışanları tarafından hazırlanan konservasyon raporu rehberliğinde yürütülmelidir.

Taş cephelerde en sık görülen bozulma türleri, bunlarla sınırlı olmamak üzere, aşağıdakiler gibidir:

• Çatlaklar; taşın litolojik özellikleri, yapısal yük, iklimsel etkiler ve metal ögelerin korozyonu gibi nedenlerle ortaya çıkar ve kılcal çatlaklar, derin çatlaklar, çatlak ağları veya strüktürel çatlaklar şekilde görülebilir.

• Derz boşalmaları; taş ve tuğla örgü harçlarında görülür ve mimari ögelerde sorunlara yol açabilmektedir.

• Çiçeklenme ve yüzey altında tuz kristalleri oluşumu; yapı bünyesindeki suyun buharlaşması ile su içerisindeki tuzun malzeme yüzeyinde, gözeneklerinde ve çatlaklarında birikmesi sonucu oluşur. Bu oluşumlarda hatalı harç malzemesi kullanımı ve çevresel etkenler (ıslanma-kuruma döngüsü, toprak içindeki mineraller, hava kirliliği, deniz suyu, hayvansal atıklar ve antifiriz tuzları gibi) önemli rol oynamaktadır. En yaygın görülen tuz tipleri sodyum, potasyum ve magnezyum içerenlerdir.

• Kabuk oluşumları; yüzeyde taştan farklı bir morfoloji ve renk oluşturur. Hava kirliliğinden kaynaklı asidik gazlar ile taş içerisindeki minerallerin etkileşime girmesiyle oluşan siyah kabuklarda kirlilik sonucu yapıya gelen yabancı maddeler de birikmektedir. Diğer yandan bazı kabuklaşmalarda, yapı malzemesinin bünyesinden gelen suda çözünür mineral ve oksitler, suyun yüzeyden buharlaşmasıyla yapı üzerinde birikmektedir.

• Yüzey kirlilikleri; hava kirliliği ve diğer etmenlerin yüzeye getirdiği partiküllerin birikmesiyle oluşur ve kabuklaşmaya neden olabilmektedir.

• Biyolojik oluşumlar; rüzgâr ve canlılar aracılığıyla tohumların yapıya taşınmasıyla bitki oluşumu ile yüzeyde alg, liken ve yosun oluşumlarıdır. Özellikle bitkiler kökleri araçlığıyla kagir elemanlara geniş çaplı zarar verebilmektedir.

• Renk değişimi; yapı malzemesi iklim faktörlerine ve neme maruz kaldığında veya tuzlar, korozyon ürünleri ve mikroorganizmalar gibi istenmeyen maddelerle karşılaştığında ortaya çıkmaktadır.

• Yüzey ve malzeme kaybı; kullanıcı kaynaklı hasarlar, yukarıdaki bozulma türleri ve tozuma, oyuklanma, yapraklanma gibi taşta yüzey ve malzeme kaybına neden olan bozulmalar nedeniyle görülür.

Müdahale için hazırlanan rapor yerinde gözlem bilgileri ile laboratuvar analizlerini içermektedir ve bu bilgilere dayanarak müdahale önerileri sunmaktadır. Bu çalışmanın ilk safhasında, kültür varlığının korunmuşluk durumunu değerlendirmek için alanda makro-gözlemler yapılır, bozulma mekanizmaları sistematik bir şekilde belgelenir ve numuneler toplanır. Alanda gerçekleştirilmesi gereken test ve gözlemler var ise, gerekli görülen noktalarda ve mümkünse tahribatsız olarak deneyler gerçekleştirilir ve taşınabilir cihazlar ile mikro-gözlemler yapılır. Toplanan numuneler ile konservasyon raporu kapsamında yapılan analiz ve testler özgün yapı malzemeleri ve bozulma türlerinin karakterizasyonunun yapılmasını sağlar. Laboratuvarda fiziksel, mekanik ve kimyasal testler, mikroskobik gözlem ve ileri analiz teknikleri kullanılmaktadır. Müdahale öncesinde önerilen restorasyon malzemelerinin de karakterizasyonu yapılmakta, yeni malzemelerin ve onarım yöntemlerinin özgün yapı malzemesi ile uyumluluğu kontrol edilmektedir. Bu müdahalelerin özgün malzemede yarattığı etki, analizler için yapıdan temin edilen numunelerde veya yapıda belirlenen alanlarda test edilmelidir. 

Müdahale önerilerinde bozulma türüne bağlı olarak yüzey temizleme, eklerin kaldırılması, konsolidasyon çalışmaları, (taş, tuğla ve derzlerde malzeme kaybına yönelik) plastik onarım gibi farklı koruma yaklaşımları seçilebilmektedir. Onarım çalışmalarında sıklıkla görülen yüzey temizliği, plastik onarım yoluyla bütünleme ve konsolidasyon çalışmaları konservasyon raporunun sağladığı analiz verileri ve uzman görüşleri ile yönlendirilmektedir.  Kabuk oluşumu, yüzey kirliliği ve renk değişimi gibi bozulmalarda, rapor doğrultusunda yapı malzemesine en uygun olan mekanik, kimyasal veya lazer esaslı temizleme yöntemleri seçilmektedir. Bu yöntemlerde uygulanan basınç, aşındırıcı tipi, solvent özelliği, ışın dalga boyu ve uygulama prosedürü gibi faktörler önem arz etmektedir ve bu konularda gerekli yönlendirme raporda sağlanmaktadır.  


BENZER YAZILAR

yüklenemedi

Kerpiç Malzemenin Test Edilmesi

Kerpiç, killi ve uygun toprağın içine saman veya saz türünden bitkiler katılması, su ile yoğurulması...

yüklenemedi

Kültürel Mirasın Korunması

Kültürel mirasın korunmasına yönelik gerçekleştirilen onarım ve restorasyon çalışmalarında ilk adım ...

yüklenemedi

Malzeme Karakterizasyonu için Taramalı Elektron Mikroskobunun Kullanımı

Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ve Enerji Dağılımlı X-Işını Spektroskopisi (EDS) malzeme karakter...